Eskiden bir çürük, dişin sinirlerine ilerlediğinde ve hastanın dişi ağrıdığında diş artık kurtarılamaz hale geldiği düşünüldüğü için çekilmekteydi. Az sayıda yapılan kanal tedavisi uygulamaları da halk arasında ağrılıve dayanılmaz bir tedavi olarak biliniyordu. Günümüzde kanal tedavisi uygulamalarıgittikçe daha popüler hale gelmiş ve dişin çekimi yerine tercih edilen bir tedavi olmuştur.
Son bilimsel, farmakolojik ve teknolojik gelişmeler ışığında,yeterli anestezi ile dişin ağrısız bir şekilde damar ve sinir tabakasınıntemizlenip tekrar doldurulması sağlanmaktadır. Bu sayede dişin öz tabakası dediğimiz pulpası ve içerisindeki sinirler alınsa da, diş temel işlevini yerine getirir ve hasta dişini rahatlıkla kullanabilir.
Dişin enfekte olması (iltihaplanması) çok aşamalı bir süreçtir ve birçok sebebi olabilir. Başlıca sebeplerinden bir tanesi ileri seviyede çürük oluşumudur. Diş dokusu, dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur. En dışta dış etkenlere en dayanıklı tabaka olan mine tabakası, onun altında dentin tabakası ve en içte isepulpa tabakası bulunur. Çürük,yetersiz ağız hijyeni ve uygun olmayan beslenme sonucunda ağızda bulunan çürük yapıcı bakterilerin ortaya çıkardıkları asit sebebiyle diş dokularında yıkım meydana getirmesi sonucunda oluşur. Zamanında müdahale edilmeyen çürük dokusu, dişin tabakalarında ilerledikçe hasta ağrı hisseder ve dişini kullanamaz hale gelir. Ağrının yanı sıra kötü ağız kokusu, estetik olarak kötü görüntü, çiğnemede ve beslenmede zorluk ve şişliğe sebep olurlar. Çürük tabakasında bulunan bakteriler, pulpa tabakasında bulunan damar ve sinirlere ulaştığında burada bir enflamasyonbaşlatarak ilgili dişin iltihaplanmasına (enfeksiyonuna) yol açarlar.Kanal tedavisi uygulaması sonucunda kök kanalında bulunan iltihaplı doku uzaklaştırılarak hastanın ağrı ve/veya şişlik şikayetleri giderilir ve dişe ağız içerisindeki eski fonksiyonu geri kazandırılır.
Kanal tedavisi, başarı oranı yüksek bir tedavidir. Tedavi için geç kalınmamışsa ve diş dokusu tedaviye uygunsa dişin çekimini düşünmek yerine ilk olarak kanal tedavisi uygulaması tercih edilmelidir. Hekim tarafından gerekli görüldüğü ve hasta tarafından ihtiyaç duyulduğu durumlarda kanal tedavisine ek olarak kanal yenileme işlemleri veya cerrahi tedaviler uygulanabilir. Kanal tedavili dişin uzun dönemde ağızda korunması için üst yapınınkronlanması (kaplanması) gerekebilir. Kanal tedavisi için geç kalınmışsa veya diş travma sonrası kırık sonucunda kök seviyesinde aşırı harabiyete uğramışsa dişin çekimi kaçınılmazdır. Bu durumda dişin çekimi sonrası ilgili bölgeye implant veya yan dişlerden destek alan porselen köprü işlemleri uygulanabilir. Bu tedavi uygulamaları doğal dişin ağızda korunması kadar faydalı olmasa da dişin çekimi gerektiği durumlarda bir zorunluluktur.
Anabilim dalımızbu konuda uzman hekimleri ile, doğal dişlerin ağızda tutularak eski fonksiyonunungeri kazandırılması için koruyucu önlemler ve tedaviler uygulamaktadır.
Hastalar dişlerini korumak için neye dikkat etmeli?
Hastalar öncelikle her altı ayda bir diş hekimlerine kontrole gitmeli ve detaylı bir muayeneden geçmelidir. Bunun sonucu olarak, zamanında müdahale edilebilmesi için, yeni oluşan çatlak, kırık, çürük, lezyon oluşumu, dolguda uyumsuzluk gibi durumlarla ilgili hasta, hekimin kontrolü altında olacaktır.Zamanında müdahale edilen dişler hastayı ağrı, şişlik, çiğnemede zorluk gibi sıkıntı verici durumlardan koruyacak ve hastanın tedavi kalitesini arttıracaktır.
Dr. Öğr. Üyesi Safa KURNAZ